İran, son dönemde artan gerginlikler ve ABD ile olan ilişkilerinin kötüleşmesi nedeniyle güvenlik politikalarını gözden geçiriyor. Ülkenin askeri ve siyasi liderleri, olası bir çatışma durumunda nasıl bir misilleme stratejisi izleyeceklerine dair kapsamlı bir çalışma yürütüyor. Özellikle, işlenen füzelerin gücü ve menzili dikkate alındığında, Tahran’ın hangi senaryolar üzerinde yoğunlaştığı merak ediliyor. Bu durum, hem bölgedeki dengeyi hem de uluslararası ilişkileri ciddi şekilde etkileyebilir.
İran, misilleme stratejilerinin başında asimetrik yanıt verme olasılığını değerlendiriyor. Bu senaryoda, Tahran, güçlü bir askeri güce sahip olan ABD’ye karşı daha zayıf, ancak etkili bir karşılık verme yolunu seçebilir. Bu yöntem arasında siber saldırılar, düşük yoğunluklu gerilla savaşları ve vekalet savaşları gibi taktikler öne çıkıyor. İster doğrudan bir saldırıdan kaçınarak daha gizli yöntemler kullanılsın, ister Irak, Suriye veya Yemen gibi ülkelere destek verme yoluna gidilsin, asimetrik savaş stratejisi İran’ın elindeki en etkili araç olmaya devam ediyor.
Diğer bir senaryo, İran’ın doğrudan füzeli saldırılarla misilleme gerçekleştirmesi. İran, bölgedeki çeşitli üslerde konuşlanmış olan füzelerini aktif hale getiriyor. Özellikle, Kuzey Irak ve Suriye’deki İran destekli grupların elinde bulundurduğu füzeler, ABD’nin stratejik hedeflerine yönlendirilerek büyük hasarlar verebilir. Bu senaryoda, İran’ın füzelerinin menzilinin yanı sıra, doğru hedefler belirleme kabiliyeti de kritik bir rol oynuyor. Eğer Tahran bu adımı atarsa, savaş alevlerinin hızla yayılmasına ve bölgedeki jeopolitik dengenin değişmesine neden olabilir.
Füzeli saldırı senaryosunun olumsuz sonuçları, ABD’nin yanı sıra müttefik ülkeleri de kapsamaktadır. Olası bir mukabele durumunda, bölgedeki tüm tarafların kayıpları göze alması gerekecektir. Bu nedenle, İran hükümetinin alacağı kararlar, sadece kendisi için değil, aynı zamanda tüm Ortadoğu için büyük bir vicdan ve strateji sınavı anlamına geliyor.
Sonuç olarak, Tahran bu üç senaryoyu değerlendirirken, yalnızca askeri gücünü değil, aynı zamanda siyasi ve diplomatik hamlelerini de göz önünde bulunduruyor. ABD, İran’ın bu potansiyel hamlelerine karşı nasıl bir karşılık verecek? Gelecek günlerde yaşanacak gelişmeler, bu iki ülke arasındaki ilişkilerin yönünü belirleyecek.
Bir yandan hedef belirleme ve strateji planlaması yapan İran, diğer yandan da uluslararası diplomasi arenasında etkin olmak için çaba sarf ediyor. Yanıt verme zamanı geldiğinde, Tahran’ın stratejileri, bölgedeki barış ve istikrar üzerinde kalıcı etkiler bırakabilir. Dolayısıyla, bu senaryolar yalnızca askeri bir tartışma konusu olmanın ötesine geçiyor; aynı zamanda küresel güç dengesinde meydana gelecek değişimlerin de belirleyicisi olabilir.